O sabah bütün gürültüler ve kokular arındırılmıştı sanki hayattan. Sessizce kalkmış ve ileri geri turlayan ufak bir kızın ayak sesleri dışında sanki sabah unutmuştu geceyi yenmeyi. Hava aydınlansada güneş inadına parlamıyor, ağaçlar ve kuşlar sesleri gitmiş bir biçimde öylece duruyorlardı. Ellerinden gelen sadece o kızın ayak seslerine kulak misafiri olmak gibiydi. Kimse onların gelişini selamlamamış gibi inadına gelmiyorlardı. Kız o anda gözlerini yumsa orada olmayacaklar ve sanki büyük bir büyüyle havaya karışıcaklardı. Tek canlı hayat kız kalmış gibi ona sessizce bakıyorlar ama yüzlerinde bir duygu bile oluşmuyordu. Sonunda bu büyük ıstırabın gözyaşlarını silmek istermişçesine kapı hızla açıldı. İçeriye bakışları dahi buz tutmuş insan demeye dilin varamayacağı bir adam girdi. O kadar iğrenç bir tip olmasına karşın kızın o ufak ellerine ve vicuduna sanki bir böcekmiş ve orada olmaması gereken bir şeymiş gibi bakıyordu. Ona ne söyleyeceğini bilemeyen kız biraz korkmuş bir biçimde gerileri. Yüzünün aldığı büyük şok kızın saçlarının gözünün önüne gelmesiyle biraz gitmiş gibi duruyor ama orada olduğunu inatla belli ediyordu. Adamın gözleri kadar donuk olan surat ifadesi biraz daha yaklaştı. Sonunda kızın burnuna kendi burnuyla dokundu ve burada ne arıyorsun dercesine sinirle kızı tutup kapıya fırlattı. O ufacık beden tek bir hareketle yere yığılmış bir şekilde kala kalmıştı. Ellerini yerin o ıslak mermerine bırakmış ve hafifce kanayan kafasından sızan kırmızı sıvı maddeden uzak tutmaya çalışan bir hali var gibiydi. Yeşil gözleri kırmızı sıvının içinde parlayarak kendini belli ediyordu. Kızın son anları gibi saatler tiktaklarını hızlandırmış bir biçimde havanın pis, yağlı kokusuyla birleşiyor ve kızın beyninin derinliklerinde ona ölümün geldiğini bildiren çan seslerine dönüşüyordu. Kızın yüreği gümbürtüyle atarak saat tiktaklarının hızını kesmeye yetmeden sekiyordu. Kendine yaklaşan iri cüsseli adama yeşil gözlerini gizleyen bir biçimde öfkeyle baktı. O kızın belkide son bakışıydı. Hayata büyük bir öfkeyle bakan son bakış ne kadar berbat bir duygu olabilirse o ufacık kızın kaşbinede öyle işlemişti. Belki geç kalınan çok şey vardı. Yapılması gerekn bir çok şey yapılmamış, söylenmesi gereken kelimeler sadece havada asılı kalmıştı. O kelimeleri yere indirememek sadece olayların suçu değil hayatın tiktaklarının suçuydu. Zamanın hızlanması hayatı durdursada kızın kalp atışlarını bir kez daha durduramamıştı. O ufak kalp sevginin ne demek olduğunu bile bilmeyen yağ kaplı ellerde hastaneye yetiştirilmişti. Hastanenin karanlık ve soğuk olan ücra yerinde atmaya devam etmiş ve sonunda çimen yeşili gözleri bir kez daha aydınlığpa ulaştırmıştı. Aydınlığın verdiği neşeyle karışık hayatın verdiği acıyla kız kırmızı dudaklarını aralıyarak "Ben... nerdeyim?" diyebilmişti. Başında büyük sargı bezleriyle saçını çeken bir bant duruyor ama kızın bunu farketmeye hali bile olmuyordu. Adam sakince yaklaştı ve "Pis velet, uyandın sonunda." diyip kızın suraytına bir bez parçası fırlatarak "İşte aradığın numara..." kızın yüzüne biraz daha yaklaştı. Kız adamın o küf kokan ağız kokusunu içine çekti ve boğuk bir sesle öksürmeye başladı. Bu koku yoğun bir et kokusuna ve pişmemiş balığın birleşimine benziyordu. Kızın yüzü bu koku kadar iğrenç bir hal aldı. Ama inadına öksürünü keserek bu buz gibi adamın suratına baktı. Adam tehdit eden bir ifadeyle "Bir daha beni arama!" diye haykırdı. Arkasını dönüp geriye yoğun bir koku tabakası bırakarak oradan uzaklaştı. Küçük kız adamın arkasından baka kaldı. Artık o pis ağız kokusunun yerini hastanenin kan kokusu alıyordu. Saçını çeken bandı sonunda hissetmeye başlamıştı. Elini banda götürdü ve bandın ne kadar büyük olduğunu incaledi. Eline delik delik olmuş bir bez parçası geldi. Sonra diğer eliyle tuttuğu kanlı bezi hatırladı ve hemen çim yeşili gözlerini bacaklarının üstündeki eline çevirdi. Bezin üstünde "Tarih: 23.05 Saat: 00.00" yazıyordu. Küçük kız biraz korkuyla, birazda göz yaşıyla beze bakıyordu .Gözyaşları artık daha fazla fazla akıyor ve bezin üztündeki kırmızı sıvıyı bezden kurtarıyordu. Sıvı sanki ona teşekkür edercesine bezden akarak bacaklarını dökülüyordu. Kız "Anne..." diye soludu. Ama devamını getiremeden başında koca bir snacı hissetti hafifce olduğu yerrde gidip geldi. Gözlerini kararmaya başladı. Elleri titriyordu, bezi düşürmüştü. Bacaklarına baktığında iki tane olması gerekirken dört bacak gördü. Gözlerini hafifce kapattı. Açtığında hala devam ediyordu bu sarsıntı. Sonunda başının geriye doğru ağırlaştığını hissetti. Bir kez daha bayılıyordu. Ama o kalbi hala atmaya devam edecekti.
Konu: Geri: Vampir Ve Kurtadam Alımları Çarş. Mart 25, 2009 5:57 pm
Vampıre
Edward Cullen
Genç adam ıssız sokakta ilerliyordu. Adımları koşar gibi değildi ama ayaklarının uzun olması nedeniyle bir anlık sürede mesafe kat ediyordu. Uzun sokak
bitipte tüm dükkanlarının ışıkları sönmüş olan ve bir ölüm sessizliğindeki caddeye çıkınca kehribar taşı rengi gözleri kısıldı. Adımlarını biraz daha hızlandırıp dar,
yerlerde kağıtlar ve çöp olan karanlık bir sokağa girdi. Uzun ama dar bir kapının önüne geldi, eli kapının kolunu tuttu, kapı açıktı. Bir an içeri girmekte tereddüt
yaşadı. Sonra tüm yakışıklılığı ile kapıdan içeri girdi.
''Ed, Ed, Edward bu senmisin!'' Genç cadı içinde bir sevinç denizi ile yakışıklı vampire sarıldı.
''Dur tamam artık döndüm, çokmu uzun zaman oldu. Baya uzun zamandır avlanıyordum'' Genç oğlan ve odadakiler kikirdedi.
''Tamam Bells. Bu kadar korkmana anlam veremiyorum, bir vampirin gücünü, bir büyücünün yeteneklerini almış biri için daha fazla endişelenemezdin
herhalde.'' Edward beyaz yüzünün parlaklığı ile gülümsedi.
''Gerçekten beni bu kadar seviyormusun, bende büyü öğrenmek için benle takılıyorsun zannetmiştim.'' Edward kikirdedi.
Ardından Edward bir kanepeye yerleşti. Gözleri susamadığı için mutlu ve sarıydı. Kardeşleri ve Bella diğer koltuklara yerleşti ve Edward'ı dinlemeye başladılar.
''Tüm hafta Sibirya'nın kuzeyinde dolaştım, tam 4 tane kutup ayısı ve dönerken bir alageyik avladım. Kanımca, 1 ay bu beni çok rahat idare eder.'' dedi.
Ardından ''çok yorgunum sanırım biraz dinlenmeliyim'' dedi, odadaki herkes kahkahalara boğuldu. Çünkü vampirler asla yorulmazlardı. Zaten aynı zamanda büyücü olduğu için heryere buharlaşarak gidiyordu
Daha sonra Bella ile birlikte üst kata çıktılar Bella meraklı gözlerle ona bakıyordu ama o bunula ilgilenmiyordu. Ama sonra Bella kendini tutamayıp '' en azından arada
sırada bir muggle telefonu ile beni arayabilirdin'' dedi gözleri öfke ile kızarmıştı. Edward ona dönerek '' sanırım avlanırken konsantrasyonum bozulmasın diye telefonu
titreşime almıştım'' kikirdedi. Bella hışımla '' doğru senin 7 gün 24 saat avlandığını unutmuşum. Zaten bir ayıyı avlaman 20 dakikadan fazla sürüyordu değilmi ?'' bu bir soru
değil kızgınlık ifadesiydi.
Edward '' sanırım 108 yaşında yarı vampir yarı büyücü olarak başımın çaresine bakamazdım'' dedi. Ardından '' bunu tartışmayalım belliki beni beklerken uyumak aklına
gelmemiş, hadi sen yat'' Bella'nın kafasını soğuk göğsüne yatırdı ve saçlarını okşamaya başladı...
Ama Edward düşünceliydi acaba okuldaki profesörlüğünde başarılı olabilecekmiydi.
Acaba vampir olduğunu müdür hariç başka biri bilecekmiydi. Bella uyanana kadar bu düşüncelerle uyuma numarası yaptı...
Elizabeth May Warner
Konu: Geri: Vampir Ve Kurtadam Alımları Çarş. Mart 25, 2009 6:41 pm
Tamam, alındın!
Tommy John Euryale
Konu: Geri: Vampir Ve Kurtadam Alımları Çarş. Mart 25, 2009 8:13 pm
sağol )))))))
Elizabeth May Warner
Konu: Geri: Vampir Ve Kurtadam Alımları Çarş. Mart 25, 2009 9:53 pm
Herzaman ki gibi yine önemli değil
Juliet Nerissa Cullen
Mesaj Sayısı : 613 Yaş : 29 En Belirgin Özelliği: : değişken... Rp Partneri: : Cık ı-ıh xD Lakaplar: : July Güç : Taraf : Z.A.Y Rpg Puanı : Kayıt tarihi : 22/03/09
Konu: Geri: Vampir Ve Kurtadam Alımları Ptsi Mart 30, 2009 4:56 pm
Rpg puanı :91
Tommy John Euryale
Konu: Geri: Vampir Ve Kurtadam Alımları Ptsi Mart 30, 2009 7:13 pm
Hayırlı olsun Vampir kardeş ...
Elizabeth May Warner
Konu: Geri: Vampir Ve Kurtadam Alımları Ptsi Mart 30, 2009 8:17 pm
ya pff mesajı ben editledim sadece rp puanını yazmanız yeterli olacak başvuru formuna dikkat ederseniz örnek rp diye bi bölüm yok şimdi yazılan gereksiz mesajları siliyorum neden diye soranı döverim