May'in içinde belirli belirsiz bir heyecan vardı. Alana bir yüz metre kala durdu. derin bir nefes aldı. Eğer bu baloya Edward'la geliyor olmasaydı bu kadar heyecanlanmayacağını biliyordu. Zaten Edward olmasaydı böyle bir baloyada asla gelmezdi. Boynunda asılı duran çantasından küçük bir ayna çıkarttı ve kendini inclemeye başladı. Yüzünü çevreleyen uzun düz kızıl saçlarında belirgin dalgalar vardı. Canlı ve parlak görünüyorlardı. Dudaklarında mat kırmızı bir ruj beyaz sayılabilecek teniyle tezat oluşturuyordu. Elmacık kemiklerinin üzerindeki çok hafif kızarıklıklar ise -heyecandan bile olsa- yüzünün daha canlı gözükmesini sağlıyordu. Ve deniz mavisi göleri ise aynadaki aksini merakla inceliyor, gözlerinin üstündeki hafif pembe gölgelere bakıyordu.
Üzerinde ise sırtını açıkta bırakan kalın askıları zarif omuzlarını sararak boynunda birleşen, bel kısmı ise vücudunun ince hatlarını belli eden, parlak dizinin biraz üzerinde biten etekleriyle muhteşem koyu mavi bir elbise vardı. Tabiki de annesinin sayesinde bunu seçmişti. Bu elbise onun bütün güzelliğini ortaya çıkarıyor, güzelliğine güzellik katıyordu. Ayağında ise kendi tercihi olan düz tabanlı lacivert babetleri vardı. Annesine kalsa şık bir ince topuklu ayakkabı bu elbiseyi daha iyi tamamlardı ama May düşme tehlikesini göz önüne alıp seçimini sadelikten yana kullanmıştı. Aynasını minik boncuklu çantasının içine tıkıp alana girdi.
Cennet böyle bir yer olmali dedi kendi kendine. Her yer yemyesildi. Rengarenk çeşit çeşit çiçekler yeşillerin arasına çok yakışmıştı. Yeni yeni yapraklanmaya başlayan değişik ağaçlar, sarmaşıklar harikaydı. Altında oturduğu salkımsöğüt son derece zarif. Biraz ilerde küçük gecenin ışıklarıyla parlayan göl, kendine özgü bitkileriyle göze çarpıyor. Sağ tarafında, bahçenin en görkemli ağacı ceviz olmalıydı. Bakışlarını hangi yöne çevirse bir güzellikle karşılaşıyordu. Kuş cıvıltıları manzaraya ayrı bir güzellik katıyordu. Gece ilerledikçe onlar sesini piyanonun muhteşem melodisine bırakacaktı. Daha şimdiden eşsiz melodi insanları etkilemeye yetmişti. Herşey tam anlamıyla harikaydı. Ama sanki birşeyler eksik gibi hissediyordu May. Ne olduğunu tam anlayamasada kalbinde küçük bir boşluk vardı bunca güzel şeye rağmen.
James Lee Silver
Konu: Geri: ~~Masa 1~~ Cuma Nis. 24, 2009 6:19 pm
James'i sıradan bir günden farklı kılan şey kıyafetiydi. Güzel şık bir takım elbisenin içinde pek sıkılgan gözüküyordu. Bir eli sürekli kravatındaydı. Oynayıp duruyordu. Alanın önüne geldiğinde tereddüt etmeden içeri girdi. İçerisi henüz kalabalıklaşmamıştı. Kahverengi gözleriyle masaları taradı. Ortamda dikkatini çeken birşey olmamıştı. Her zamanki gibi işte dediği bile olmuştu hatta. Sonra gözleri bir güzele çarptı. Masada oturmuş etrafı inceliyordu. Mutlu ve yalnız görünüyordu May. Belki de yalnız olmayacaktı bu gece ama James buraya kimle gelmiş olabileceğini düşünmeden atıldı. Masanın yanına geldiğinde peri kızı tüm güzelliğiyle orada duruyordu.
-Merhaba. Harika göünüyorsun oturabilir miyim?
dedi. O daha sorusuna cevap vermeden sandalyesini çekmişti bile Lee. Ne kadar da harika görünüyordu. Lacivert elbisesi bütün hatlarını ortaya koyuyor bembeyez teniyle oluşturduğu tezat, Lee'nin kalbinin hızlanmasına neden oluyordu.
Elizabeth May Warner
Konu: Geri: ~~Masa 1~~ C.tesi Nis. 25, 2009 10:22 am
Güneş batmıştı artık. Yıldızlar ise nazlı nazlı salınıyordu gökyüzünde. Dans pistinde iki çift dans eden gözüne çarptı. Dans ederken dalgalanan pelerinlerinin altından asaları görünüyordu. büyük ihtimalle bakanlık tarafından gönderilmişlerdi. Ama May'in asıl dikkatini çeken bu değildi. O kadar uyumlu dans ediyorlardı ki etraflarındakileri kendilerine hayran bırakıyorlardı. May hiçbir zaman böyle dans edemezdi. Kendini hayal bile edemiyordu. Hem çok zor gibi duruyordu. Bacakları hareketlerini önceden belirlemişler gibi harika bir uyumla hareket ediyorlardı. dans pistindeki çifti seyre dalmış ken görüşünü birisi kesti. Daha kim olduğunu anlayamadan konuşmaya başladı ve o an May onun Lee olduğunu anladı.
-Merhaba. Harika göünüyorsun oturabilir miyim?
May böyle iltifatlara alışık değildi. Ama bu onun hoşuna gitmişti. May henüz cevabını vermeden Lee oturmuştu bile.
-Ahh teşekkür ederim Lee. Sende iyi görünüyorsun.
Lee karşısında ona neşeyle bakarken May'in aklı başka yerlerdeydi. Ama sevgili arkadaşının gelmesi kalbindeki o küçük boşluk hala dolmamıştı.
James Lee Silver
Konu: Geri: ~~Masa 1~~ C.tesi Nis. 25, 2009 11:36 am
-Ahh teşekkür ederim Lee. Sende iyi görünüyorsun.
May bunları söyledikten sonra uzun bir sessizlik oldu. James bundan çok rahatsız olsada May hiçte rahatsız gibi durmuyordu. Yüzünde tatlı bir tebessüm düşüncelere dalmıştı. James dayanamayıp ayağa kalktı masanın karşısına geçti ve May 'in yanında durdu.
- Bu gecenin ilk dansını benimle yapmaya ne dersin?
cevabı James için çok önemliydi. May'in onu kıracağını zannetmiyordu. Ama yinede heyecanlanmıştı. gözleri May'e kilitlendi ve cevabını beklemeye başladı.
James orada öylece dikilmiş May'in cevabını beklerken piyanodanda eşsiz bir müzik yükseliyordu. Dans için çok uygundu. Birkaç çift kalkmıştı bile. Ama May hala çekingen bir tavırla düşünüyor gibi duruyordu. James onu beklerken May'in gözlerinin birden parladığını gördü. Masmavi gözleri James'in arkasında birşeye odaklanmış, güzel yüzü eşsiz gülümsemesiyle aydınlanmıştı. James arkasını döndü ve Edward'ı gördü. İkisi de birbirini gördüğüne mutlu olmamışlardı belli ki. May'in geceye kimle geldiği şimdi anlaşılıyordu. Ancak Lee bu gecenin mahvolmasına izin vermeyecekti ve sorun çıkartıp May'in gözünden düşmeyecekti. Düşünceleri Edward'ın konuşmasıyla bölündü.
''Merhaba Elizabeth, sanırım biraz geç kaldım Alice'in mükemmeliyetçi tavrını bilirsin"
bunları söylerken May'e hitap ediyordu. Sanki James orda yokmuş gibiydi tavırları. Daha sonra konuşmasına şöyle devam etti.
'' Ama bakıyorumda James seni yanlız bırakmamış ne hoş bir tesadüf. Nasılsın James ?, seni görmek sürpriz oldu. Baloya kiminle geldin... ''
Şimdi kahverengi gözler dosdoğru kendine odaklıydı. Lee onun sözlerindeki kinin farkındaydı. Ama aldırmadı ve sesini sabit tutmaya çalışarak konuşmaya başladı.
"Teşekkürler Edward şu ana kadar oldukça iyiydim. Baloya yalnız geldim ve aslında bende tam May'i dansa kaldırmıştım. Eşinin benle dans etmesinde bir sakınca gördüğünü sanmıyorum öyle değil mi?
Beyni James'in sorusunu düşünürken gözleri Edward'ı buldu. Kesinlikle bir melekten bile daha güzeldi. Loş aydınlatma ışıklarının altında teni parlıyor, muhteşem gülüşü ise May'e nefes alması gerektiğini unutturuyordu. Kanın damarlarında hızlandığını fark etti. Kalbi kaburgalarını zorluyor. Nefes almasını istiyordu May'den. Derin bir nefes aldı May, Gözleri başka hiçbir şeyi görmüyordu o an. O kadar dalmıştı ki Edward'ın muhteşem sesini duyunca hafifçe irkildi.
''Merhaba Elizabeth, sanırım biraz geç kaldım Alice'in mükemmeliyetçi tavrını bilirsin"
May konuşmak cevap vermek istiyordu. Ama onu dinlemeye devam etti. Dudaklarının arasından fısıltı gibi bir sesle "Merhaba" diyebildi sadece. Ama onların bunu duyduğunu zannetmiyordu May.
'' Ama bakıyorumda James seni yanlız bırakmamış ne hoş bir tesadüf. Nasılsın James ?, seni görmek sürpriz oldu. Baloya kiminle geldin... ''
Edward'ın birara elini sıktığını fark etti. James'den hoşlanmadığı belliydi. Nedenini anlayamamıştı May. Belki geçmişten gelen bir küslüktü ya da May bu hareketi yine yanlış yorumluyordu. Edward'ın bu kibar tavrına karşılık James'in cevabı pekte hoş sayılmazdı. Bu da aralarında bir anlaşmazlık olduğu tezini doğruluyordu.
"Teşekkürler Edward şu ana kadar oldukça iyiydim. Baloya yalnız geldim ve aslında bende tam May'i dansa kaldırmıştım. Eşinin benle dans etmesinde bir sakınca gördüğünü sanmıyorum öyle değil mi? "
Bu son soru Edward ile may'in birkaç dakika ayrı kalmaları demekti. May bunu istemiyordu. Koca bir hafta boyunca Edward'ı zaten görmemişti. Ama arkadaşının kalbini kırmakta istemiyordu. Belki James bu kadar ısrarcı olmasaydı herşey daha iyi olabilirdi. Bu soru May'i kapsamıyor gibiydi zaten. James May'e hiç bakmadan söylemişti bunları. Edward'ın cevabını duymak istiyordu May. Arkasına yaslandı ve beklemeye başladı.
''Pardon ama ben baş başa ve daha romantik bir balo hayal etmiştim, sakın üstüne alınma bu bizim fikrimizdi hemde ilk dansı ben yapmak isterim..."
Ahh olamaz Edward topu May'e atmıştı. İşte şimdi işler karışmıştı. James ona umutlu gözlerle bakarken, May'in kafası tamamen durmuştu. Edward masanın karşısından yanına geldi ve boş sandalyeye otururken May'e doğru eğildi ve
'' Çok güzelsin''
diye fısıldadı ve May'in yanağına bir öpücük kondurdu. May o an bayıldığını zannetti. Nefes alması düzelene kadar kıpırdayamadı bile. Vericeği cevap James'i üzecek olsa bile May kesinlikle bu masadan Edward olmadan kalkmak istemiyordu.James'e döndü ve:
"James sanırım daha sonra yapabiliriz. Şimdi izin verirsen Edward'la biraz vakit geçirmek istiyorum."
dedi. Bu karar James'i çok fazla etkilememiş olmalıydı. Bir insanın ilk dansını erkek arkadaşıyla yapmak istemesi kadar doğal birşey olamazdı heralde.
Rosalie Cullen
Mesaj Sayısı : 41 Yaş : 32 En Belirgin Özelliği: : Sinirli Güç : Rpg Puanı : Kayıt tarihi : 25/04/09
Konu: Geri: ~~Masa 1~~ Paz Nis. 26, 2009 2:46 pm
Parti başladığından beri uzaktan onları izliyordu. Çok mutlu görünüyorlardı. Gözlerinde parlayan ışıkları görmemek için kör olmak gerekliydi. Edward'ın bu kadar mutlu olmasını May'e borçlulardı. Ancak birara Edward'ın yüzü gerildi. Sinirli görünüyordu. Edward'ı sinirlendiren herkimse sonu kötü olucaktı. Pozisyonunu o kişiyi görebilmek için değiştirdi. James'i gördü. Bir an için ona acıdı. Edward'ın öfkesi dayanılacak birşey değildi. Sinirliyken çok çekilmez oluyordu. Ama Rose, James'in May'in arkadaşı olduğunu biliyordu ve Edward James'i şimdi öldürürse bu onu üzerdi. Ayrıca çevrede birçok insan varken böyle bir hataya düşmek aptalca olurdu. Ama Edward'ın kimseye aldırmayacağınıda biliyordu. Onu şimdi durdurmassa bu gece çok kötü bitebilirdi. Bu tehlike altında da bütün bir gece bekleyemezdi Rose . Koşar adımlarla onların yanına gitti.Edward'ı kulağına doğru eğildi ve:
"May'i de al burdan gitmemiz gerekiyor. Hemde hemen. Çok büyük bir tehlike var. Lütfen bana güven hemen burdan çıkmalıyız"
Tommy John Euryale
Konu: Geri: ~~Masa 1~~ Paz Nis. 26, 2009 3:07 pm
May'in bu tavrı onu pek şaşırtmasa da çok ama çok mutlu etmişti... Vücudunda kan
olmadığını bilmese akışın hızlandığını söyleyebilirdi.... Ama James'in ne kadar hırslı olduğunu
biliyordu ve başarması imkansızda olsa bu onu korkutuyordu, ve bu korkuda önlenemez
öfkesini su yüzünüe çıkarıyordu... Artık etraf kararmış karşısında sadece James duruyordu,
hemen saldırı pozisyonuna geçti.... Omuzlarını eğdi ve ellerini sıkıp gevşetti. Dişleri titriyor
ve saplanacak bir yer arıyordu... Her ne kadar bunu yaparsa birdaha May'i göremeyeceğini
bilsede yinede öfkesi tüm vücudunu esir almıştı... İçinden gelen öfkeyi kusmak için
bağıracak ve tıslayacak ardından James'in üstüne atlayacaktı... Susuz boğazı bu işe
sevinecekti besbelli.... Ama bir yandanda kendini kaybedip May'e saldırmaktan korkuyordu...
Fakat artık çok geçti pozisyonu aldıktan sonra onu durdurmaya kimse cesaret edemezdi...
Ama bir an birşeyin yaklaştığını hissetti ve savunma pozisyonuna geçti... Neyse ki gelen
kardeşi Rosalie'di ve bu çok iyi olmuştu bir anda oranın ne kadar kalabalık olduğunu fark
etti... Bu çok büyük bir aptallıktı hemen zarif bir hareketle omuzlarını dikleştirdi ve dişlerini
ağzının içerisine hapsetti... Rosalie kulağına
''"May'i de al burdan gitmemiz gerekiyor. Hemde hemen. Çok büyük bir tehlike var. Lütfen
bana güzen hemen burdan çıkmalıyız" diye fısıldadı... Her zaman Rosalie'ye güvenmişti ve
bu kez de güvenmeliydi... Hemen May'i tek eliyle kendine çekti ve koşar adım yeşilliğe
daldılar... Edward son hızla koşuyor bir yandanda May'i tek eliyle havada tutuyordu... Bu
aradada Rosalie'ye '' Sorun nedir ? Seni bu kadar korkutan şeyi söyle'' diye fısıldadı...
Elizabeth May Warner
Konu: Geri: ~~Masa 1~~ Paz Nis. 26, 2009 3:26 pm
May son sözünü söyledikten sonra James'in yüzü gerçekten renk vermemişti. Ama May onu kırmış olabildiğinden korkuyordu. Onu üzmek istemiyordu. Ama Edward'dan ayrılmayı da... İkisininde birbirine ateş saçan gözlerle baktığını görünce korkmaya başladı. Bu gece birşey olursa bir kavga ya da başka birşey bu gerçekten çok kötü olurdu. May ertesi günkü manşetleri görür gibi oldu."Hogwarts müdüresi partide rezillik çıkarttı!!" Bu gerçekten korkunç olurdu. Ama May'i asıl endişelendiren tabi ki böyle saçma haberler olmazdı. İlişkisini zedeliyecek hiçbirşey olsun istemiyordu. Edwardla orda öylece durmuş dans pistine gitmeye yeltenmişken May en az Edward'ınki kadar harika bir ses duydu.
"May'i de al burdan gitmemiz gerekiyor. Hemde hemen. Çok büyük bir tehlike var. Lütfen bana güven hemen burdan çıkmalıyız"
Rosalie'yi bile böyle endişelendirebilecek şey ne olabilir diye merak etmeden edemiyordu. Daha nedenini bile soramadan birden ayaklarının yerden kesildiğini hissetti. Gerçekten ortada bir tehlike vardı ve bu üçünüde ilgilendiriyordu.